Geleneksel Türk Sanatlarıyla Mirası Yaşatmak
Geleneksel Türk süsleme sanatları, yüzyılların zarafetini günümüze taşıyan en değerli kültürel miras örnekleri arasında yer alır. Tezhip, minyatür, ebru, çini, cilt ve kalem işi gibi dallar, kuşaktan kuşağa aktarılmış; hem manevi hem de estetik bir zenginlik olarak varlığını sürdürmüştür. Günümüzde bu sanatlar, yalnızca korunmakla kalmıyor; aynı zamanda çağdaş sanatçılar tarafından yeniden yorumlanarak yaşamaya devam ediyor.
Ankara’da kök salan bu sanat yolculuğu, güzel sanatlara duyulan bağlılıkla başlamış; Güzel Sanatlar Fakültesi’nde alınan eğitim ve ardından yürütülen yüksek lisans araştırmalarıyla akademik bir boyut kazanmıştır. Türkiye Milli Kütüphanesi’nde yer alan Nevşehirli Damad İbrahim Paşa Koleksiyonu’ndaki Kur’an-ı Kerim nüshalarının tezyinatı üzerine hazırlanan tez, alana değerli katkılar sunmuş ve yayımlanan makalelerle araştırmacılar için kaynak haline gelmiştir.
Sanatsal üretimin yanında eğitim de bu yolculuğun önemli bir parçası olmuştur. Kültür merkezlerinde ve enstitülerde verilen resim, karakalem ve süsleme sanatı dersleri, bu geleneksel birikimin genç kuşaklara aktarılmasına katkı sağlamaktadır. Aynı zamanda Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’nde yürütülen proje ve uygulamalı çalışmalar, tarihi derinliği modern yaratıcılıkla buluşturmaktadır.
Sanatsal pratik sadece geleneksel alanlarla sınırlı kalmamış; grafik tasarım ve dijital üretim deneyimiyle de desteklenmiştir. Yayıncılık ve matbaacılık alanında mizanpaj, baskı hazırlığı, kurumsal kimlik ve tanıtım materyalleri üzerine yapılan çalışmalar, geleneksel el işçiliğiyle modern tasarım anlayışı arasında köprü kurmuştur.
Bugün üretimler; tezhip, minyatür, ebru, akrilik resim, karakalem, dijital tasarım ve el yazması restorasyonu gibi birçok alanda devam etmektedir. Ankara, İstanbul, Kastamonu ve Uşak’ta düzenlenen sergilerde sanatseverlerle buluşan eserler, kültürel mirasın çağdaş yansımalarını ortaya koymaktadır.
Sergiler, atölyeler ve iş birlikleriyle sürdürülen bu sanat yolculuğu, kültürel mirası koruma ve geleceğe aktarma misyonunu taşımaktadır. Her yeni eser, hem geçmişin bir yansıması hem de geleceğe bırakılan bir değer olarak varlığını sürdürmektedir